Yuvayı dişi arı mı yapar?
Bugün bilimsel bir gerçek olarak hayat bulan balın şifası, onun üreticileri üzerinde de bazı merakların giderilmesini gerekli kılmıştır. Şayet küçücük bir canlıdan, nasıl olurda insanlara şifa olan gıda çıkabilir? Bu aslında yaratıcının varlığına delil olacak kanıtların meydanlara çıkarılması adına yapılan çalışmalardır. Ben bala değil de, arının mucizevi hayatına kısaca değineceğim.
Kuran arının binlerce yıl öncesinden nasıl bal yaptığını açıklamıştır. Arıdan bahsederken müennes kelime kullanması, doğada gezerek çiçeklerden polen toplayan ve bunu bal yapan arının dişi olduğunu Nahl 68’de söylemektedir. Bilim de bunun doğrulayan bulgulara yer vermiştir. Bu durumda Kuran-ı Kerimin, o zamanki insanların araştırmalarıyla bilinemeyecek olan bu gerçeği söylemesi, onun ancak Allah tarafından gönderildiğinin sadece bir kanıtı.
Erkek arılar dişi arılara göre daha kalıplı ve gözleri büyük olurlar. Ancak bunlar, bal yapmak yerine ana arıyı döllemekle vazifelilerdir. Bu durum yaz sonunda bittiğinde, erkek arılar dişi arılar tarafından kovandan dışarıya atılır. Dişi arıların sayesinde beslenen erkek arılar ise, kısa zamanda kendilerine bakamadıklarından ölürler.
Kovan mücizeleri
Arıların kovaları, matematiksel bir mucize olarak karşımıza çıkar. Çünkü kendileri altıgen kovanlarla, en az malzemeyle en fazla birim alının kullanılacağı kovanı inşa ederler. Matematikçiler neden dikdörtgen veya beşgen değil de, altıgen yapıyorlar? Araştırmasının sonucunda, arılardan, en az malzemeyle en işlevsel kovanın altıgen ile mümkün olacağını öğrendiler. Dikdörtgen yapsalar veya üçgen yapsalar, yine birim alanı boşluk kalmayacak şekilde kullanabilirler. Ancak arılar nereden de biliyorlar ki, altıgenle bu iş yapıldığında, üçgenden ve dikdörtgenden daha az bal mumu kullanılacak?!
Bu durum karşısında şaşıran matematikçiler, altıgenden en iyi yapılabilecek açının 70 derece 32 dakika olduğunu anladılar. Ancak kendileri bu açıyı cetvel ve kalem ile çizmeye kalksalar, bu mümkün olamayacak kadar zor bir durum olur. Peki öyleyse, dişi arılar bu derece hassas bir altıgeni, binlerce arıyla beraber yapmaktalar ve ortada birleşen altıgen, muazzam bir açıyla noksansız olmakta.
Bu durum altı hafta yaşayan arıların Allah’ın ilmiyle ancak bu derece teoride ve pratikte hassas olunabilecek kovan ve bal yapma işini gerçekleştiriyorlar. Ancak yaratıcıyı inkar edenler bu durumu, içgüdü gibi bir isimlendirme ile kapatarak, asıl mahbubu görmemeyi tercih ediyorlar. Demem o ki, en zeki olan insan altı haftada kekeleyemezken bile, altı hafta yaşayan bu arıların nasıl bir içgüdüsü var ki, bizim de beslenmemiz için sebep olan ballarını, hassas bir terazide yapabiliyorlar?